Villa Mandra

Denizin olabildiğince maviye büründüğü, sert rüzgarın etkisiyle köpüklenen dalgaların tıpkı bir ressamın tuvalindeki beyaz fırça darbelerini anımsattığı, zamanın adeta durduğu bir manzara… Gözlerinizi kapadığınızda, Ege Denizi'nin sizi kucaklayan, evinizdeymiş gibi hissettiren bitmek bilmeyen senfonisini duyabilirsiniz. Ardından Helios harekete geçiyor; güneş ufka doğru batarak denizi ve karayı birleştiriyor.

Böylesine şiirsel bir tabloya şahit olan Villa Mandra, Mikonos’un kahverengi tonlarını kucaklayan Aleomandra tepesinde yer alıyor. Burası aynı zamanda, denizi tam karşısına alarak komşu ada Delos üzerinden batan güneşin doğrudan izlenebileceği bir konumda. Atina merkezli K-Studio tarafından tasarlanan 6 odalı tatil evi Villa Mandra da, genç bir çiftin aileleri ve sevdikleriyle yaşarken bu unutulmaz anları birlikte paylaşmaları üzerine yaratılan bir sığınak.

Yapının mimarisi, gelenekselin izinde iki küçük beyaz hacim ve ön bahçenin altında kazılarak elde edilen taş yapı kütlesinden oluşarak evin odak noktası olan avluyu sarmalıyor. Bu yaklaşımıyla Villa Mandra, Kiklad kültürünün mütevazı zenginliğinden ilham alıyor. Yatak odalarının bahçedeki havuzun hemen altında, kazılarak kazanılan alanda yer alması, mahremiyet gerektiren bu mekanlara gürültü ve karmaşadan uzak, manzaraya hakim bir kullanım sunarken aynı zamanda evin özel ve ortak alanlarını açıkça tanımlıyor.

Villa Mandra’yı çevreleyen duvarlar, yapının üzerinde bulunduğu araziyle uyumlu şekilde doğal halinde… Salon ve mutfağa ev sahipliği yapan iki hacimse, kireç badanalı duvarlarıyla bu dürüst ve minimal yaklaşıma referans verir nitelikte. Yaşam alanına ana girişinden adım attığınızda, küçük bir zeytin ağacı verandada sizi karşılıyor. Araziden çıkarılan büyük bir kayadan destek alan pergoladaki açıklık, ağacın özgürce büyümesine imkan veriyor.

Hem havuz hem de Ege Denizi manzarasına bakan, kestane ağacından üretilmiş bir pergolayla gölgelenen avlu, büyük bir ahşap yemek masası ve üzerinde Giorgos Kapraras imzalı sarkıt aydınlatmayla, açık havada yemek yemeye yönelik bir dekorasyona sahip. Salonda, farklı desen ve dokularda monokrom yastıklarla donatılan açık geniş bir gri kanepeyle, hemen yanında konumlandırılan sehpalar ve sandalyeler bulunuyor. Misafirlerin bir arada yemek yemelerine imkan veren avludaki ahşap masanın bir benzeri de mutfakta…Yaşam alanının tamamına yayılan bitkiler ve seramik heykeller ise doğal ve konforlu atmosfere vurgu yapar nitelikte.

Yatak odaları, havuzun olduğu bahçenin hemen altında yer alıyor. Özenle tasarlanan bu yaşam kozaları, vadedilen sakinliği ve huzuru iç mekanlarına yansıtıyor. Her bir yatak odasında, bronz çerçevelere sıkıca gerilmiş nötr tonlardaki keten tekstiller yatak başı olarak karşımıza çıkıyor. Komodin olarak kullanılan minimal çekmeceler ise tabanı taş nişler üzerine oturuyor.

Her bir detayıyla, ev sakinlerinin kendi aralarında anlamlı bağlar kurmasına odaklanan Villa Mandra, bu naif tavrının yanı sıra onlara doğayla iç içe huzurlu bir Ege yaşam tarzının tadını çıkarma özgürlüğünü sunuyor.

words: Cem Yurdakul

photography:  Claus Brechenmacher & Reiner Baumann